-Bu nedir? Avakado... Dolmalık kabakmış....
Çılgın alışverişimize devam ederken süpermarketin manav bölümündeki ilginç şekilde olan sebze ve meyveleri nedir ne değildir diye incelerken 'bişey' gördüm. Yanımda domates doldurmakta olan Gizeme -Bu nedir? dedim. Avakado dedi. Hemen bir göz taramasıyla anladım ki dolmalık kabakmış. Orada yaşadığımız kahkaha dolu anları uzatan olay ise Gizemin - aman ne bileyim avakadoyu da bilmiyorum ki... demesiydi.
Alışverişi tamamladıktan sonra yollara koyulduk. Şarkılar çaldık, güldük eğlendik biz gittik Nazmi'ler arkadan bizi takip ettiler. Ekmek almayı sona bırakmıştık çünkü yol üzerindeki varlığına inanılan bir taş fırın vardı ve oradan alınacaktı. ASLA OLMADI. Çok güzel yollardan geçtikten sonra puslu bir cennete geldik. Göl kenarında ağaçlarla çevrili mükemmel bir alan. Bursa'nın Nilüfer ilçesine bağlı Dağyenice köyü. Herkesin gitmesi görmesi gereken bir yer. Gerçi bu yaz Neon feste gelecek olan herkes görecek. Heyecanla beklediğimiz bir festivaldir kendisi.
İş bölümü kendiliğinden yapılmıştı. Özgürle bana bira içip fotoğraf çekmek düşmüştü. Feridun ateş yakmada ki müthiş maharetlerini gösterirken kızlarda şarkılar söyleyip, salatalar hazırlıyorlardı. Biz ise onların yanından baya uzaklaşmıştık.
Kendimi baya burada unutturup yaşamak istedim. Derin bir sessizlik ve huzur vardı. Sadece susup dinlemeye başladığında aslında onun ta kendisi; senin onun, onun da senin parçan olduğunu anladığın tam da o an. İnsanlar bunaldığında, bıktığında, tükendiğinde kendilerini şarj etmeye doğayla buluşmaya, onunla randevulaşmaya işte bu yüzden ihtiyaç duymakta. Kendini tamamlama, bitmeye yakınlaşan bataryayı doldurmaya ihtiyacı olduğu için. O zaman gelsin o şarkı...
Hatta o amca da gelsin öyle devam edelim...
Hayat sana güzel ha.. goygoyları kadar saçmalık yok. Hayat herkese güzeldir. Keyfini çıkarmayı bilene, yaşamasını bilene her zaman hayat güzeldir. Yolda sinek istilasından kurtulduktan sonra gördük bu amcayı. Ağaçların arasından göründüğü an -aaa oha ne güzel lan!! dedik hemen. Ne yaşadığı, ne yaptığı, ne gibi dertleri olduğunu bilmiyorduk hala da bilmiyoruz. Fakat orada o an mutluydu.
Ne alaka diyebilirsiniz. Bende öyle dedim. Ne alaka. Bu kadar huzurdan, yeşilden, börtü böcekten sonra bu çok alakasızdı. Ama vardı oradaydı. Çok güzel bir yolun solunda yer alan elektrik direğinde asılıydı. Tırmanmaya çalışan hayvanlar içindi herhalde.
Geri döndüğümüzde mangalımız yanmış, etlerimiz pişmiş, müzik sona getirilmiş çiftetelli oynanıyordu. Tabii ki hemen koşup oynamaya başladık. Yemeğe geçtiğimizde kimseden çıt çıkmamıştı. Herkes yeni çıkan etlerden yemeye ve turşuya uzanmaya çalışıyordu o kadar.
En önemli noktaya gelelim peki biz bunları nasıl yaptık? neden yaptık? nasıl birlikte yaptık? Hepimizin aynı anda gündüz vakti keyfi eylemlerde bulunmamız pek mümkün olmuyor normalde. O gün 1 Mayıs olduğundan tatildi ve biz kendimizi fazlasıyla ödüllendirmiştik.
Eğer sizde kendinizi ödüllendirmek veya doğa yürüyüşü yapmak doğa ile buluşmak isterseniz şiddetle burayı tavsiye ediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder