8 Ağustos 2014 Cuma


     Kaldığımız yerden başlamaktı aslında önemli olan. Hayallerinin peşinden koşanlara destek olmak. Okunan onca kitaplar öğretmiyordu insanlara yaşadıklarını. Vazgeçtim, bitirdim, istemiyorum dediğin anda geri geliyordu hayallerin. Süslü bir tepsi içinde geri çeviremeyeceğin şekilde bir sunumla hemde. Kavgan sandığın onca hırs dolu düşünce, baktığında ne kadar küçük aslında. Olanla mı ilgilenmeli, olmayana mı koşmalıydık? Hayat bunu bize öğretsin diye yoksa beklemeli miyiz? Var mıdır bir çözümü?
    Karanlıklarda aydınlık yaratma fantazisi dolu tüm sayfalar, defterler, kanallar, iletişim araçları, her yana saçılmış boya izleri. Umutlarımız mı aslında harcanan bunca emek? Sonucu olmayan ama her daim çalışılan.
     Boşalıyor aslında söyledikçe, yazdıkça her şey. Hayal ettikçe ortaya çıkıyor o içini dolduran buhran, baskı tarifsiz ama bitsin istenilen. Sayfalara ihtiyaç duyuyor hikayeler. Havada asılı fikirler; unutulanları hatırlamaya çalışmak yerine anında ayağa fırlayıp kayda tutma ihtiyacı. Hayatın kaçıp giden su damlasına benzer hızlı, yok olan duru o ''an''.
   İnsanlar; izlendikçe daha da saydamlaşıyor. Denedikçe anlaşılıyor. Göz göze geldiğin an durumun devamlılığı sona eriyor. Kaçırılan gözlerin ardında yatan tüm o yaşanmışlık tarihi el uzatıyor çünkü sana. Kurtar beni buradan senin ruhundaki var olmuş olanlara katılıp bir derya gibi sonsuz olmak istiyorum der adeta. Sen de duyamazsın. Çünkü aynı yerden çoktan kaçmış olursun. Bu yüzden kavuşamaz o gözler saniyeler yardımından fazla.
     Düşünüp bulamıyorum denilen şeyler dünyasının basitliği bir bulut gibi toplandı ve yağdı bu gece...
                                                ve insanlar ıslandı sadece.
                                                 
           

 OKURKEN DİNLEMELİK                                                                                 http://www.youtube.com/watch?v=8IHFVn0sv14
     
     
    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder